26 Aralık 2019 Perşembe

EDİRNE


Edirne’ye ilk yerleşimin Trak lılar tarafından yapıldığı düşünüyor. 2. yüzyılda Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yeniden yapılandırılarak Hadrianopolis adıyla anılmaya başlar. M.S. 2 ve 3. yüzyıllarda parlak bir dönem yaşayan Hadrianopolis, 4. yüzyıldan itibaren birçok savaşa sahne olur. İç kavgalar, Got, Hun ve Bulgar akınlarına karşı Bizans egemenliğinde kalan kent, 1361 yılında Türkler tarafından fethedilir.  Sultan I. Murat, kentin adını Edirne olarak değiştirir ve Edirne 1365 yılında Bursa’dan sonra ikinci başkent olur. Bir yüzyıla yakın süre Osmanlı ülkesinin başkenti olan şehir hızla gelişir. 1453 yılında İstanbul’un alınmasıyla başkent unvanını İstanbul’a devreden Edirne, daha sonra İmparatorluğun ikinci merkezi olur ve bilim, kültür ve sanat kenti olarak gelişmesini sürdürür. İstanbul’ un başkent olmasının ardından Kanuni Sultan Süleyman Belgrad seferini buradan başlatır ve bu sırada şehrin suyolları yapılır. II. Selim döneminde ise kentin adeta simgesi haline gelen ünlü Selimiye Cami’nin yapımına başlanır. Yüzyıllarca huzur dönemi yaşansa da, 19. yüzyıldan itibaren sarsıntılar başlar. 1828–29 ve 1877–78 Osmanlı-Rus savaşları sonunda işgaller yaşayan Edirne, 1912–1913 Balkan Savaşı’nda Bulgar, 1920 yılında ise Yunan işgaliyle yıkıma uğrar. Kuşatmalar ve yıkımlarla geçen bu işgal süreci, 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile sonlanır ve Edirne, Türkiye’nin batı sınırı ve Avrupa’ya açılan kapısı olarak bugünkü konumuna ulaşır. Görkemli Osmanlı geçmişini günümüze taşıyan tarihi kent dokusuna sahip Edirne, bu yanıyla “yaşayan Osmanlı”dır. İmparatorluğun mirası olan camileri, kervansarayları, köprüleri, medreseleri gibi tarihi yapılarıyla adeta açık hava müzesi niteliği taşıyan kente ilk girdiğinizde sizi muhteşem minareleriyle Selimiye Cami karşılar. Yaklaşık 100 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış, bu sırada bilim, kültür ve sanat alanında önemli faaliyetlerin yer aldığı, mimari, hat ve süslemelerde en özgün örneklerin verildiği bir kent olmuştur. Tarihte “Serhat Kenti” ve ‘‘Der-i Saadet’’ (Mutluluk Kapısı) gibi çeşitli unvanlarla anılan Edirne, İstanbul’un fethinden önce ve sonra zafer kutlamaları, sünnet şenlikleri ve evlilik törenleri gibi İmparatorluğun tüm görkemli şölenlerine tanıklık etmiştir.

Selimiye Camii: Osmanlı padişahı II. Selim’in Mimar Sinan’a yaptırdığı camidir. Sinan’ın 90 yaşında yaptığı ve “ustalık eserim” dediği Selimiye Camii gerek Mimar Sinan’ın gerek Osmanlı mimarisinin en önemli yapıtlarından biridir.

Selimiye Arastası: III. Murat Selimiye camisine gelir sağlamak için Mimar Davut Ağa’ya yaptırtmıştır. 256 m. uzunluğunda, 73 kemerlidir. İçinde iki yanda 124 dükkân vardır.Evliya Çelebi, buranın ‘Kavaflar Çarşısı” olduğunu yazar. Dua kubbesinde, burada dükkânı bulunanların her sabah, doğru iş yapacaklarını ant içtikleri ve dua ettikleri bilinir.

Rüstem Paşa Kervansarayı: Kanuni Sultan Süleyman’ın Sadrazamı Rüstem Paşa, Mimar Sinan’a yaptırtmıştır. Klasik Osmanlı mimarisinin ilginç örneklerinden olup Kanuni döneminin görkemli yapılarındandır. Avlulu hanlar planındadır. Dikdörtgen avlunun çevresine iki katlı odalar yerleştirilmiştir. Katların avluya bakan yüzleri, revaklıdır.Revakların arkasında ocaklı ve nişli odalar bulunur. Uzun yanlarda, karşılıklı olarak yukarı çıkan merdivenler vardır. Üst kat pencere ve kapı kemerlerinde tuğla süsleme ilginçtir. Kesme tas ve tuğladan örülmüş duvarlar yapıya anıtsal bir görüntü kazandırmaktadır.
Rüstem Paşa Kervansarayı 1972 yılında restore edilerek otel haline getirilmiş ve başarılı görülen bu restorasyonla 1980 yılında Ağa Han Mimarlık ödülünü almıştır.

Eski Cami:  Eski Cami, Edirne’nin ilk anıtsal yapısı olarak bilinir. 15. yüzyılın en cüsseli camileri arasından öne çıkan tarihi yapıtta 9 kubbe eklentisine yer veriliyor  .Caminin yan kapısı üzerindeki kitâbeye göre mimarı Konyalı Hacı Alâaddin, kalfası ise Ömer ibn-i İbrahim’dir. Süleyman Çelebi tarafından tamamlananmıştır.

Üç Şerefeli Cami: 1443-1447 arasında, Sultan II.Murat yaptırmıştır. Cami Osmanlı sanatında erken ile Klasik dönem uslübu arasında yer alır. Burada,ilk kez uygulanan bir planla karşılaşılmaktadır. 24 m. çapındaki büyük merkezi kubbe, ikisi paye, dördü duvar payesi olmak üzere altı dayanağa oturur. Yanlarda daha küçük ikişer kubbe ile örtülü kare bölümler vardır. Yapı, bir yenilik olarak, enine dikdörtgen bir yapıdır.

Etnoğrafya Müzesi Arkeoloji bölümü ve bahçesi ile birlikte geniş bir alanı kaplayan , içerisinde yer alan seçkin koleksiyonu ile farklı medeniyetlerin kültürlerine ışık tutuyor.Paleontolojik, Neolitik ve Kalkolitik çağlara özgü fosil kalıntıları sergileniyor. 1971 yılında hizmete açılmış olan binada ayrıca Trak’lara ait ev örneklerinden Roma dönemine özgü ikonalara, Edirne giysilerinden fotoğraflarına kadar görülmeye değer pek çok sayıda tarihi

Beyazid Külliyesi ve Şifahanesi  Tunca Nehri kıyısında bulunan külliye Edirne'nin en önemli yapıtlarındandır. Cami, tıp medresesi, imaret, darüşşifa, hamam, mutfak, Erzak depoları ve öbür bölümleriyle geniş bir alana yayılmıştır.Sultan II.Beyazıd'in 1484-1488 yılları arasında yaptırdığı külliyenin mimari Hayreddin'dir. Çok etkileyici bir görünümü olan külliye küçüklü büyüklü yüze yakın kubbeyle örtülüdür.

Meriç Köprüsü 1842 yılında Abdülmecit zamanında inşa edilen köprü Edirne-Karaağaç yolu üzerinde yer alıyor.Köprünün üçgen prizma şeklindeki selyaranları ve köprü ayaklarında bulunan tahliye gözleri, dikkat çekiyor. Kemer kısmında; 8 Köşeli Yıldız, 12 Hayvanlı Türk Takvimi ve Selçuklu mimarisini vurgulayan iki ejderha figürü ön plana çıkıyor. Köprünün mermerden dizayn edilen “Seyir Köşkü” görülmeye değer.Dört dikdörtgen ayak üzerine oturtulmuş olan köşkün dış yüzeyinde silah, zırf, trampet ve miğfer gibi eşyaları sembolize eden motiflere rastlayabiliyorsunuz.

Balkan Savaş Müzesi Kıyık denilen tepe üzerindeki müze Edirne tarihi açısından büyük bir önem arz ediyor. Balkan Savaşı şehitleri anısına hazırlanmış olan müzenin koleksiyonda, şehre özgü eşyalar ve tarihi kalıntılar varlık gösteriyor.

Balkan Şehitliği  Sarayiçi mevkisinde yer alan şehitlik Balkan Savaşı’nda Bulgarlara esir düşen ve aç bırakılarak ölüme terk edilen 200.000 şehidin anısına yapılmış.

Makedonya Kulesi Hadrianopolis surlarından kalan kule heybetli görüntüsü ile turistlerin dikkatini çekiyor.Kuleye Fransa’dan getirilen özel saatin takılmasıyla birlikte Saat Kulesi ismi verilmiş. Kule etrafında günümüzde birtakım kaza çalışmaları yapılıyor. Çevresinde, eski surlardan kalma seramik fırınlar ve duvarlar göze çarpıyor.

Edirne Büyük Sinagogu Avrupa’nın en büyük ve dünyanın üçüncü büyük sinagogu olan Tarihi uzantısı Osmanlı İmparatorluğu’na sığınan Seferad Cemaati‘ne kadar dayanan Edirne Büyük Sinagogu, Türkçe’de “Toplantı Yeri” anlamına geliyor.1905‘te çıkan yangın sonucu restorasyon çalışmalarına tabi tutularak II. Abdülhamid‘in fermanı ile yeniden inşa edilmiş.

Bunlar dışında vaktiniz kalırsa gezilecek yerler listesine aşağıdaki yerleri de ekleyebilirsiniz

Ali Paşa Çarşısı,
Bulgar Kilisesi, 
Adalet Kasrı,
Karaağaç Tren Garı, 
Enez Kalesi,
Muradiye Camii, 
Adalet Kasrı Kulesi,
Edirne Sarayı, 
Gazi Mihal Köprüsü,
IV.Mehmet Av Köşkü, 
Hıdırlık Tabyası 
Saraçlar Caddesi.

























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder