Edirne’ye ilk yerleşimin Trak lılar tarafından yapıldığı
düşünüyor. 2. yüzyılda Roma İmparatoru Hadrianus
tarafından yeniden yapılandırılarak Hadrianopolis
adıyla anılmaya başlar. M.S. 2 ve 3. yüzyıllarda parlak bir dönem yaşayan
Hadrianopolis, 4. yüzyıldan itibaren birçok savaşa sahne olur. İç kavgalar,
Got, Hun ve Bulgar akınlarına karşı Bizans egemenliğinde kalan kent, 1361 yılında Türkler tarafından
fethedilir. Sultan I. Murat, kentin
adını Edirne olarak değiştirir ve Edirne 1365 yılında Bursa’dan sonra ikinci
başkent olur. Bir yüzyıla yakın süre Osmanlı ülkesinin başkenti olan şehir
hızla gelişir. 1453 yılında İstanbul’un alınmasıyla başkent unvanını İstanbul’a
devreden Edirne, daha sonra İmparatorluğun ikinci merkezi olur ve bilim, kültür
ve sanat kenti olarak gelişmesini sürdürür. İstanbul’ un başkent olmasının
ardından Kanuni Sultan Süleyman Belgrad seferini buradan başlatır ve bu sırada
şehrin suyolları yapılır. II. Selim döneminde ise kentin adeta simgesi haline
gelen ünlü Selimiye Cami’nin yapımına başlanır. Yüzyıllarca huzur dönemi
yaşansa da, 19. yüzyıldan itibaren sarsıntılar başlar. 1828–29 ve 1877–78
Osmanlı-Rus savaşları sonunda işgaller yaşayan Edirne, 1912–1913 Balkan
Savaşı’nda Bulgar, 1920 yılında ise Yunan işgaliyle yıkıma uğrar. Kuşatmalar ve
yıkımlarla geçen bu işgal süreci, 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması
ile sonlanır ve Edirne, Türkiye’nin batı sınırı ve Avrupa’ya açılan kapısı
olarak bugünkü konumuna ulaşır. Görkemli Osmanlı geçmişini günümüze
taşıyan tarihi kent dokusuna sahip Edirne, bu yanıyla “yaşayan Osmanlı”dır.
İmparatorluğun mirası olan camileri, kervansarayları, köprüleri, medreseleri
gibi tarihi yapılarıyla adeta açık hava müzesi niteliği taşıyan kente ilk
girdiğinizde sizi muhteşem minareleriyle Selimiye Cami karşılar. Yaklaşık 100
yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış, bu sırada bilim, kültür
ve sanat alanında önemli faaliyetlerin yer aldığı, mimari, hat ve süslemelerde
en özgün örneklerin verildiği bir kent olmuştur. Tarihte “Serhat Kenti” ve
‘‘Der-i Saadet’’ (Mutluluk Kapısı) gibi çeşitli unvanlarla anılan Edirne,
İstanbul’un fethinden önce ve sonra zafer kutlamaları, sünnet şenlikleri ve
evlilik törenleri gibi İmparatorluğun tüm görkemli şölenlerine tanıklık
etmiştir.
Selimiye Camii:
Osmanlı padişahı II. Selim’in Mimar Sinan’a yaptırdığı camidir. Sinan’ın 90
yaşında yaptığı ve “ustalık eserim” dediği Selimiye Camii gerek Mimar Sinan’ın
gerek Osmanlı mimarisinin en önemli yapıtlarından biridir.
Selimiye Arastası:
III. Murat Selimiye camisine gelir sağlamak için Mimar Davut Ağa’ya
yaptırtmıştır. 256 m. uzunluğunda, 73 kemerlidir. İçinde iki yanda 124 dükkân
vardır.Evliya Çelebi, buranın ‘Kavaflar Çarşısı” olduğunu yazar. Dua
kubbesinde, burada dükkânı bulunanların her sabah, doğru iş yapacaklarını ant
içtikleri ve dua ettikleri bilinir.
Rüstem Paşa Kervansarayı: Kanuni
Sultan Süleyman’ın Sadrazamı Rüstem Paşa, Mimar Sinan’a yaptırtmıştır. Klasik
Osmanlı mimarisinin ilginç örneklerinden olup Kanuni döneminin görkemli
yapılarındandır. Avlulu hanlar planındadır. Dikdörtgen avlunun çevresine iki
katlı odalar yerleştirilmiştir. Katların avluya bakan yüzleri,
revaklıdır.Revakların arkasında ocaklı ve nişli odalar bulunur. Uzun yanlarda,
karşılıklı olarak yukarı çıkan merdivenler vardır. Üst kat pencere ve kapı
kemerlerinde tuğla süsleme ilginçtir. Kesme tas ve tuğladan örülmüş duvarlar
yapıya anıtsal bir görüntü kazandırmaktadır.
Rüstem Paşa Kervansarayı 1972 yılında restore edilerek otel
haline getirilmiş ve başarılı görülen bu restorasyonla 1980 yılında Ağa Han
Mimarlık ödülünü almıştır.
Eski Cami: Eski
Cami, Edirne’nin ilk anıtsal yapısı olarak bilinir. 15. yüzyılın en
cüsseli camileri arasından öne çıkan tarihi yapıtta 9 kubbe eklentisine yer
veriliyor .Caminin yan kapısı üzerindeki
kitâbeye göre mimarı Konyalı Hacı Alâaddin, kalfası ise Ömer ibn-i İbrahim’dir.
Süleyman Çelebi tarafından tamamlananmıştır.
Üç Şerefeli Cami:
1443-1447 arasında, Sultan II.Murat yaptırmıştır. Cami Osmanlı sanatında erken
ile Klasik dönem uslübu arasında yer alır. Burada,ilk kez uygulanan bir planla
karşılaşılmaktadır. 24 m. çapındaki büyük merkezi kubbe, ikisi paye, dördü
duvar payesi olmak üzere altı dayanağa oturur. Yanlarda daha küçük ikişer kubbe
ile örtülü kare bölümler vardır. Yapı, bir yenilik olarak, enine dikdörtgen bir
yapıdır.
Etnoğrafya Müzesi
Arkeoloji bölümü ve bahçesi ile birlikte geniş bir alanı kaplayan ,
içerisinde yer alan seçkin koleksiyonu ile farklı medeniyetlerin kültürlerine
ışık tutuyor.Paleontolojik, Neolitik ve Kalkolitik çağlara özgü fosil
kalıntıları sergileniyor. 1971 yılında hizmete açılmış olan binada
ayrıca Trak’lara ait ev örneklerinden Roma dönemine özgü
ikonalara, Edirne giysilerinden fotoğraflarına kadar görülmeye değer
pek çok sayıda tarihi
Beyazid Külliyesi ve
Şifahanesi Tunca Nehri kıyısında
bulunan külliye Edirne'nin en önemli yapıtlarındandır. Cami, tıp medresesi,
imaret, darüşşifa, hamam, mutfak, Erzak depoları ve öbür bölümleriyle geniş bir
alana yayılmıştır.Sultan II.Beyazıd'in 1484-1488 yılları arasında yaptırdığı
külliyenin mimari Hayreddin'dir. Çok etkileyici bir görünümü olan külliye
küçüklü büyüklü yüze yakın kubbeyle örtülüdür.
Meriç Köprüsü
1842 yılında Abdülmecit zamanında inşa edilen köprü Edirne-Karaağaç
yolu üzerinde yer alıyor.Köprünün üçgen prizma şeklindeki selyaranları ve köprü
ayaklarında bulunan tahliye gözleri, dikkat çekiyor. Kemer kısmında; 8 Köşeli
Yıldız, 12 Hayvanlı Türk Takvimi ve Selçuklu mimarisini vurgulayan
iki ejderha figürü ön plana çıkıyor. Köprünün mermerden dizayn edilen “Seyir
Köşkü” görülmeye değer.Dört dikdörtgen ayak üzerine oturtulmuş olan köşkün dış
yüzeyinde silah, zırf, trampet ve miğfer gibi eşyaları sembolize eden motiflere
rastlayabiliyorsunuz.
Balkan Savaş Müzesi
Kıyık denilen tepe üzerindeki müze Edirne tarihi açısından büyük bir önem arz
ediyor. Balkan Savaşı şehitleri anısına hazırlanmış olan müzenin koleksiyonda,
şehre özgü eşyalar ve tarihi kalıntılar varlık gösteriyor.
Balkan Şehitliği Sarayiçi mevkisinde
yer alan şehitlik Balkan Savaşı’nda Bulgarlara esir düşen ve aç
bırakılarak ölüme terk edilen 200.000 şehidin anısına yapılmış.
Makedonya Kulesi Hadrianopolis surlarından
kalan kule heybetli görüntüsü ile turistlerin dikkatini çekiyor.Kuleye Fransa’dan
getirilen özel saatin takılmasıyla birlikte Saat Kulesi ismi
verilmiş. Kule etrafında günümüzde birtakım kaza çalışmaları yapılıyor.
Çevresinde, eski surlardan kalma seramik fırınlar ve duvarlar göze çarpıyor.
Edirne Büyük Sinagogu
Avrupa’nın en büyük ve dünyanın üçüncü büyük sinagogu olan Tarihi uzantısı
Osmanlı İmparatorluğu’na sığınan Seferad Cemaati‘ne kadar
dayanan Edirne Büyük Sinagogu, Türkçe’de “Toplantı Yeri” anlamına
geliyor.1905‘te çıkan yangın sonucu restorasyon çalışmalarına tabi tutularak II.
Abdülhamid‘in fermanı ile yeniden inşa edilmiş.
Bunlar dışında vaktiniz kalırsa gezilecek yerler listesine aşağıdaki yerleri de ekleyebilirsiniz
Ali Paşa Çarşısı,
Bulgar Kilisesi,
Adalet Kasrı,
Karaağaç Tren Garı,
Enez Kalesi,
Muradiye Camii,
Adalet Kasrı Kulesi,
Edirne Sarayı,
Gazi Mihal Köprüsü,
IV.Mehmet Av Köşkü,
Hıdırlık Tabyası
Saraçlar Caddesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder