Bir gençlik hayalim olan Himalaya'lar dağlarını hep ziyaret etmek istemişimdir.2016 yılının sonbaharında bunu gerçekleştirme fırsatını buldum.
24 Eylül 2016 günü sabah İzmir’den yola çıktım. Sabiha Gökçen'den Doha (Katar) aktarmalı olarak akşam saatlerinde Nepal’in başkenti Katmandu’ya vardım.Havaalanında vize işlerini halledip
bagajımı aldıktan sonra bir kafede karnımı doyurdum, sonra otele yerleştim.
Everest Base Camp yolculuğuna çıkmadan önce Katmandu'daki Turizm Bakanlığından TIMS ( Yürüyüş izin belgesi ) aldım ve
Sagarmatha (Everest) Milli Parkı’na giriş harcını yatırdım.
01 Ekim 2016 günü Katmandu iç hatlar terminalinde uzun bir bekleyişten sonra uçağımız havalandı....Katmandu'nun
geniş bir alana yayılmış tek katlı evlerini ,mahallelerini,tarlaları izleyip
fotoğraf ve video çekiyoruz. 40 dakikalık yolculuktan sonra akşam üstü Lukla'ya indik
ve pilotları alkışladık.
Lukla Havaalanı 2840m.yükseklikte. Dünya’nın en tehlikeli pisti olarak biliniyor uzunluğu 500 m. genişliği 20m. Bu yüzden yaklaşık 15-20 kişilik küçük pırpır uçaklar kullanılıyor.Ayrıca uçakların havaalanınına inerken geçmeleri gereken boğazda bulutlanma olduğunda uçuşlar iptal ediliyor.
Gümrükten çıktıktan sonra yağmur sepelemeye başladı.Bu
yağışta en yakın konaklama yeri olan üç
saat uzaklıktaki Pakding’e yürüyemeyiz. Karşımıza ilk çıkan Himalaya Lodge
Otel'e yerleştik oda fiyatı gecelik 15 usd bir kap yemek 5-6 usd.
Akşam gittiğimiz kafe'nin işletmecisi Shera bize bir tavsiyede bulunup rotamız üzerindeki Pakding Köyü yerine Monjo Köyü’ne gidip orada dinlenmemizin iyi olacağını, ertesi gün Namche Bazar'a daha rahat çıkabileceğimizi söyledi. Namche'de iki gece yerine bir gece kalıp kaybettiğimiz günü telafi edecektik .Ancak aklimatizasyon (vücudun yüksekliğe adaptasyonu) ve ADH (Akut Dağ Hastalığı) sürekli aklımızda onun için acele etmek istemiyoruz. Konaklama yerlerinin girişinde bu hastalıkla ilgili uyarılar var...Günde 300m den fazla yükselmemek,bol su içmek, yavaş hareket etmek gibi.Hastalık iyi aklimatize olamamaktan kaynaklanıyor .Baş ağrısı ve mide bulantısı gibi belirtilerle başlıyor.Hastalığa rağmen çıkışa devam ederseniz beyin ödemi,akciğer ödemi gibi sebeplerle sonucu ölümcül olabilir.
Sabah Lukla’dan yürüyüşe başladık. Pakding'de kısa bir mola dan sonra Monjo'ya (2840m) devam ettik ve köyün hemen girişinde anlaştığımız Sherpa Lodge'da geceledik.Yatak ücreti vermeyeceğiz fakat yemekleri otel’den alacağız.Odalar çok basit malzemelerle yapılmış ancak temiz. Fazla eşyalarımı dönüşte almak üzere oteldeki görevliye bıraktım.Ertesi sabah dik yamaçları çıkmaya başladık saat 11:30 gibi Namche Bazar'a (3540m) ulaştık. Burası bölgenin önemli bir kasabası, her türlü ihtiyacınızı buradan karşılayabilirsiniz,rakamlar aşağıdaki köylere göre biraz yüksek tabi. Örneğin bir bardak çay aşağıda 50-70 rupi arasındayken yukarı çıktıkça 100 rupiyi geçiyor.(1 dolar 104 rupi )
Shera bize ablasının ve eniştesinin işlettiği Nirvana House
Otel’i tavsiye etmişti .Bir kaç yere
sorduktan sonra oteli bulup Shera’nın
eniştesi Mr.Tsering Sherpa ile tanıştık.Temiz bir otel ,fiyatları da iyi.
Tsering bize otelde kalan babasından bahsetti ve ( Mr. Kancha Sherpa 1953 yılında Everest’e ilk çıkan ekipte yer almış) eğer istersek onunla bir görüşme ayarlayabileceğini söyledi.Tabiki heyecanla kabul ettik, bu saygıdeğer dağcı ile tanışmak bizim için büyük bir şanstı.
Dünya’nın en yüksek dağı olan
Everest’in ( yerel adıyla Sagarmatha - göğün alnı demek) ilk çıkışını 29 Mayıs
1953 tarihinde Yeni Zelandalı bir dağcı olan Sir Edmund Hillary ve Nepal’li Sherpa
Tenzing Norgay ile birlikte başarmıştı.
34 kişilik ekipten hayatta kalan son kişi olan Mr. Kancha Şherpa ile buluştuk, anılarını dinlerken gözlerimiz buğulandı. 83 yaşındaydı , 63 sene önce 20 yaşında iken babasının arkadaşı olan Sherpa Tenzing ile tanıştırılmıştı. Tenzing 34 kişilik ekibe onuda dahil etmişti.
Kendisine sordum.” Everest'e ilk çıkanın Tenzing
olduğu ancak o dönemde sansasyonel olmayacağı için Hillary'nin ön plana
çıkarıldığı söyleniyor, sizce hangisi doğru”.
O da büyük bir olgunlukla "onlar kardeş gibiydi el ele birlikte çıktılar, birinin diğerine üstünlüğü yoktu dedi"
Akşam Namche'de bir kafede bir şeyler içtik.Hakan'da baş ağrısı ve hafif mide bulantısı var bende de soğuk algınlığı var buna bağlı halsizlik ve baş ağrısı çekiyorum. Ayrıca kendi yükümüzü taşımak bizi çok yoruyor.İyice dinlenmek için akşam erken yattık fakat öksürük ve ateş yüzünden uyuyamadım.Sabah birkaç lokma yiyip çay içtikten sonra yanımda getirdiğim parasetemol’dan (ağrı kesici) almaya başladım. Kahvaltıdan sonra hazırlıklarımızı tamamlayıp daha yukarıya yürümüye başladık . Khunde ve Khumjung (3740m) köylerini gezerek 3 saat uzaklıktaki Tengboche'ye (3860m) gideceğiz
Sırtımdaki 13 kilo yükle
Tengboche'ye 3 saatlik dik bir çıkış beni çok yordu , öğle saatlerinde sisler
içindeki Tengboche Manastırını gördüm,hemen köyün girişindeki ilk bulduğum
otele kendimi attım. Çok yorgunum, hemen odama geçip dinlenmek istiyorum. Soğuk
algınlığı beni halsiz bırakıyor, bunun ADH olmadığını düşünüyorum çünkü çok derin
bir mide bulantısı ve basınçlı baş ağrım yok.
Otelden
aldığım erişte çorbasını içip bir tablet multivitamin aldıktan sonra küf kokan
nemli odada tulumun içinde uykuya daldım.Saatler sonra akşam saat altı
civarında uyandım, biraz olsun kendime gelmiştim.Büyük bir tas çorba daha içip
parasetemol alarak tekrar yattım.Sabah 06:30 da iyice dinlenmiş olarak
uyandım.Kahvaltıdan sonra 4410m deki Dingboche köyüne doğru yola koyuldum. İmja
Khala nehrinin solundaki patikayı takip ederek Pengboche köyüne geldim.Çay
molasındayken bulutlar dağılmaya başladı ve kule gibi muhteşem duruşuyla 6840m
lik Ama Dablam Dağı karşımda (mücevher,kolye anlamında)
Bu dağı
saatlerce seyredebilirim, görüntüler kaçırmadan hemen fotoğraf çekmeye başladım.
Işık tersten geliyor, istediğim sonucu alamasamda bu dağın eteklerinde olmak,
havasını ciğerlerime çekmek müthiş bir duygu.
Rhododendron(manolya
cinsi bir ağaç),ardıç ve çama benzeyen üstleri yosun bağlamış ağaçların
arasından yürüyerek yola devam ediyorum .
Yüzlerce
metre yüksekten dökülen şelaleler, doğanın canlılığı, bitki çeşitliliği insanı
büyülüyor.
Beş
saatlik yürüyüşten sonra sisler içinde 4440m deki Dingboche'ye vardım .Otel
arayacak pazarlık yapacak enerjim yok.
Köye
girerken yolun solunda gözüme kestirdiğim ilk konaklama yeriyle anlaştım (oda 2
usd ve yemekleri otelden alacağım) . Odaların durumu çok kötü, hem rutubetli
hem çok soğuk. Yarım litre su içerek
hemen uyku tulumuna girip uyumaya çalıştım tulumun üstüne çoktandır yıkanmamış
yorganı örttüm, başka türlü ısınamayacağım . Mide bulantım var ADH belirtisi mi
,yoksa aldığım parasetemolden mi kaynaklanıyor emin değilim .Sabahı
bekleyeceğim eğer bulantı devam ederse yürüyüşü yarıda kesip daha aşağıya inmem
gerekli. Altıbin km uzaktan buraya kadar gelip bunca emekten sonra dönmek zorunda
kalmak ve verdiğim sözü yerine getirememek beni çok üzecekti.Bütün gece
yalnızlığıma sığınarak bunları düşündüm ve dua ettim..Sabah erkenden kaldığım
otelden ayrılırken karşıdaki başka bir otelin girişinde ADH ilaçları yazısı
gözüme ilişti.
Mide
bulantısı hissetmiyorum ama riske atmamak için bir gün daha Dingboche'de
kalacağım.
Köyün
çıkışında diğerine göre daha temiz başka bir otele yerleştim.Otelde Oda 5 usd,telefon
şarjı 3.5 usd , 250 mb internet 5 usd .Hemen internet kartı alarak mesajlara
baktım ve sosyal medya üzerinden durumum ve bulunduğum yer hakkında bilgi verdim.Bu
arada Hakan'ın mesajlarından Namche'ye ulaştığını oradan da Monjo'ya devam
ettiğini görüyorum durumu iyi görünüyor.
Daha önceki yıllarda buralara gelen tecrübeli bir
arkadaşımı bana bir gün önce gönderdiği mesajı gördüm 4490m deki Dingboche Köyü yerine 4200 m deki
Periche’den çıkışa devam etmemi, eğer ADH belirtileri olursa oradaki klinikten
aklimatizasyonu hızlandıracak ilaç almamı öneriyordu. 5000m nin üstündeki
dağlara çıkışlarım olmuştu ama hiç birinde ADH yaşamadım, ilaç dahi kullanmadım
fakat bu hastalanmayacağım anlamına gelmezdi. İlk olarak sabah gördüğüm ilaçların
satıldığı otele gidip 2 usd ye 10 tablet ilaç aldım, ikiye bölüp 12 saat arayla
kullanacağım, hemen ilaca başlıyorum. Ertesi sabah dinlenmiş şekilde
Dingboche'den ayrılıyorum önce 4620m deki Tughla'ya oradanda 4910 m deki Lobuche köyüne ulaştım.
Bir
gece burada kalıp oradan son konaklama yeri olan Gorak Sheep’e (5180 m) gideceğim.
Oradan hem Everest’i daha iyi bir açıdan görebileceğim Kalapattar Dağı'na (5550m
) çıkacağım (Gorak Sheep'ten Kalapattar'a çıkış ve dönüş toplam 4-5 saat sürüyor,
hemde Everest Ana kampına (5364m) gidebileceğim.
8 Ekim
günü öğle saatlerinde Gorak Sheep’e ulaşmıştım, pansiyon tarzı konaklama
yerlerinden birinde oda ayarladım , oda 2 dolar ancak soğuk ve rutubetli.Bir kaç otelde yer bulamadığımdan burada kalmaktan başka çarem yok.
Biraz
dinlenip bir şeyler içtikten sonra etraftaki dağları fotoğraflamaya koyuldum,
bu arada bazı grupların daha yukarılara yürüdüğünü gördüm. Yanımdan geçen 3
kişilik Nepal’li bir grupla selamlaştık,biraz sohbet ettik davet üzerine onlara katıldım. Beraberce ana kampa doğru yürüdük, hava çok bulutlu , sisin
hemen altında 12 km boyunca uzanan devasa Khumbu Buzulunu görebiliyorum. İnsan
kendini yabancı bir gezegene gelmiş gibi hissediyor.Dağların devasa boyutları
bizim alışık olduklarımızdan çok farklı .Ana kamp alanına ulaştığımızda
birbirimizi tebrik edip fotoğraf çekildik. Bulutlanma artmaya başladığından
fazla oyalanmadan dönüşe geçtik.
Gorak
Sheep’e döndükten sonra akşam
bolca karbonhidrat ve sıvı aldım ve erkenden yattım.
Ajusha
ve ekibi sabah 05:00 de Kalapattar'a çıkış yapacaklar bende onlara katılacağım.
Sabah
kalktığımızda her taraf bembeyazdı gece oldukça sıkı kar yağışı olmuş.Hava çok
soğuk ve kapalı.Eğer ilerleyen saatlerde hava açarsa Everest'i ve kardeşleri
Lhotse ve Nuptse'de dağlarını görüp güneşin doğuşunu izleyeceğim .Saat 05:00 te
çıkışa başladık bir çok grup var,kafa lambalarıyla her taraf ışıl ışıl.
İlerleyen saatlerde bulutlar biraz olsun dağılmaya başladı, karşımızda 7165m
lik Pumori Dağı kule gibi yükseliyor ve sağımızda 7864m lik Nuptse'yi
görebiliyoruz.Geriye baktığımda muhteşem Lobuche Dağ sırasını ve biraz uzağında
Ama Dablam Dağı muhteşem görünüyor.Mutluyum …Soğuk havanın ciğerlerimi yakmasına
aldırmıyorum bile .Rüzgar dondurucu, kaz tüyü eldivenler iş görüyor. Dik
yamaçlardan yuvarlanan dev buzların gök gürültüsü misali sesleri yansıyor
vadiye. Buzullarda insanı ürküten devamlı bir hareket var.
2,5
saat sonra Kalapattar zirvesine 5550 m. ulaştık hava bulutlu ara ara dağılıyor
ve biraz olsun çevreyi görebiliyoruz.Manzaralar insanı büyülüyor bolca fotoğraf
çektim. Ajusha ve ekibi döndü, ben iki saat daha havanın açmasını bekledim.Beklediğime
değdi Everest piramidini görebildim.Kalapattar’ın arkasında kalan buzul gölleri
insanı büyülüyor… Khumbu buzulunu tepeden izledim. Muhteşem Nuptse duvarını
gördüm.
Gorak Sheep e geri döndüm, kısa
bir mola verdikten sonra Periche'ye doğru yol koyuldum, yağmur başladı yol bir türlü bitmek bilmiyor, oldukça yorgunum nerdeyse sabah 04:00 den beri hareket halindeyim ve yeterli
sıvı alamadım.Hava kararmadan Periche'ye ulaştım gözüme kestirdiğim ve temiz
görünen Himalaya Hotel'de yer yok hemen karşısındaki başka bir Otel'de yer
buldum, akşam yemeği olarak patatesli momo (mantıdan daha iri hamur ) ve çaydan
sonra uykuya geçtim.Oda nispeten temiz ve sıcak.Sabah hava açıktı, dönüş
yolunda muhteşem Everest manzarasıni bir kez daha görme şansım
oldu.Tengboche'de kalmadan Namche'ye devam ettim yol 8,5 saat yorucu bir
yürüyüşten sonra Namche’ye ulaştım. Nirvana Hotel de bir gece kaldıktan sonra
ertesi gün önce Monjo'ya ve saat 17:00 civarında Lukla'ya ulaştım.Lukla'ya
vardığımda hemen Starbucks taki Shera yı buldum bana arkadaşının otelini
tavsiye etti ve hemen oraya yerleştim.Lukla’ya gruplar halinde gelen çok, havanın
düzelmesiyle dönüşler azaldığı için Katmandu’ya uçuşum rahat oldu.12 Ekim günü
İzmir'den Katmandu’ya gelen arkadaşlarla buluşup sohbet ettik onlara bazı
bilgiler aktardım .İstanbul'a dönüşüme 4 gün daha var.Uçuşu erkene almaya
çalıştım ama havayolu 300 usd gibi ekstra ödeme isteyince vazgeçip şehirde
kaldım.Çevreyi gezip dinlendim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder