Selanik’in ilk kez MÖ 315’te Makedonya Kralı Kassander
tarafından günümüzdeki Thermi yakınlarında kurulduğu biliniyor. Kassander’in
eşi, Büyük İskender’in kız kardeşi olan Thessalonike’nin adını alan Selanik,
yıllar içerisinde Makedonya coğrafyasının en önemli liman kentine dönüştü.
168 yılında Roma Cumhuriyeti’nde bağımsız bir şehir olarak
varlığını sürdüren Selanik, Roma ticaret yollarının üzerinden geçmesi nedeniyle
bölgenin ticaret merkezi haline geldi. 476’da Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden
sonra Doğu Roma İmparatorluğu egemenliğine giren kent, bu imparatorluğun
İstanbul’dan sonra en büyük ikinci şehri unvanını aldı.
1204’te Haçlıların işgal ettiği Selanik uzun süre Bizans
işgalinde kalmış. 1423’te Osmanlılara yardım etme karşılığında Venediklilere
verilmiş. 1430’da Sultan II. Murad tarafından Osmanlı ülkesine katılmış 1912
yılındaki Balkan Savaşına kadar bir Türk şehri kalmıştır. Bu tarihten sonra, Yunanistan’ın
önemli şehirlerinden biri olmuştur. Çeşitli tarihi yapılar, Türk mahalleleri
ile, uzun yıllar bir Türk şehri olmanın bütün özelliklerini taşıyan Balkan
şehirlerinden biridir. Selanik, birçok Türk büyüklerinin olduğu gibi, Büyük
Atatürkün de doğmuş olduğu bir şehirdir.
Selanik’e İzmir’e çok benziyor hele Kordon’u aynı atmosferi
yansıtıyor.Hareketli bir liman kenti olduğundan değişik ülkelere mensup bir çok
mülteci grubuyla karşılaşabilirsiniz bizim İzmir bu açıdan daha iyi.Şehirdeki
iki Üniversitenin öğrencileri (Macedonian ve Aristoteles) şehri canlandırıyor.
Sokaklar, mekanlar, kafeler ve gece hayatı bu yüzden ok hareketli . Tavsiyem şehri
yürüyerek keşfedin ancak kordon Boyu çok uzun olduğundan kaykay tarzı araçları
kullanabilirsiniz.
Selanik Tren Garı ve Otogar Türkiye’den gelen otobüsler
yolcularını OSE Tren Garı’nın yanındaki alanda indiriyor ve dönüş
biletinizi de tren garının içerisinde bulunan 16 nolu ofisten onaylatıyorsunuz.
Avrupa şehirlerinden elen otobüsler yolcularını Macedonia Intercity Bus
Terminal’inde indiriyor.Bu terminalin önünde şehir merkezine giden 8, 12 ya da
31 numaralı belediye otobüsleri var (tek yön tam bilet 1 eur)
Hem otogar hem de tren garı şehrin merkezine yakın, otobüsten indikten
sonra istediğiniz her yere yürüyerek kolayca gidebilirsiniz. Tren garının hemen
yanında bulunan cadde Manastirou Caddesi ve devamı ise Egnatia Caddesi, bu
cadde şehrin ana caddesi ve gideceğiniz her yere o caddeyi kullanarak
ulaşabilirsiniz. Gardan caddeye çıktığınızda sola döneceksiniz çünkü şehir
merkezi o tarafta. Eğer Selanik’e Atina’dan geçecekseniz tren
kullanabilirsiniz., tren garından merkeze otobüsle gidecekseniz de 2, 3, 10 ya
da 14 numaralı otobüslerden herhangi birine binmelisiniz. Eğer havayolu
kullanarak gelmişseniz, havaalanı şehir merkezine 15 km uzaklıkta yer alıyor.
Havaalanından şehir merkezine gitmek için çıkış kapısında göreceğiniz otobüs
durağından 78, 78A ve 78N numaralı hatlardan herhangi birine binmeniz gerekiyor
ve yolculuk ortalama 45-50 dakika sürüyor. 78 numaralı otobüs her yarım saatte
bir kalkıyor, 78A günde bir kere sefer yapıyor, gece ise 78N numaralı otobüs
çalışıyor. Aristoteles Meydanında inin her yere yakındır.
Atatürk Evi: Selanikte
ilk gezeceğimiz yerlerden biri Ulu Önder Atatürk’ümüzün 1881 de doğduğu ev olacaktır.Şehir
içinde evi gösteren işaretlere pek rastlayamazsınız, haritalarda ise küçük bir
işaret vardır. Ata’nın evi Apostolou Pavlu Caddesi‘nde Türk Konsolosluğu’nun
olduğu binada ile bitişiktir. 1870 yılında Rodoslu Müderris Hacı Mehmet
Vakfı’nın tasarladığı ev üç katlı, o dönemden kalan testiler, bakır kaplar,
çanak-çömlekler, küpler, sandıklar vs. sergileniyor.. Birinci katta misafir
odası ve sandık odası var. Misafir odasının içerisinde kadife koltuklar,
kanepeler, perdeler, bakır bir mangal ve sehpalar göreceksiniz. Evin ikinci
katında Atatürk'ün doğduğu bu oda bulunuyor. Bu odada Atatürk'ün tunçtan
yapılan bir büstü, yazı masası, pirinçten bir mangal ve koltuklar yer alıyor.
Diğer odada ise Ata’nın kıyafetleri, kişisel eşyaları, fotoğrafları ve çeşitli
belgeler sergileniyor. Türkiye Cumhuriyeti’ne ait bir toprak parçası olarak
biliniyor Müze Pazartesi günleri kapalı ancak diğer günler 10.00-17.00 saatleri
arasında ücretsiz ziyaret edebilirsiniz.
Aya Dimitros
Katedrali Selanik merkezde aynı ismi taşıyan caddenin üzerinde yer alıyor.
Türkiye Başkonsolosluğu ve Atatürk’ün Evi ile aynı cadde üzerinde, tam da
caddenin başında yer alıyor.M.S. 324’de I.Konstantin Hıristiyanlığı devlet dini
olarak kabul ettiğinde, Aziz Dimitrios’un onuruna Roma hamamlarının kalıntıları
üzerine yapılmış görkemli bir tapınak.1988’de UNESCO Dünya Mirası Listesine
dahil edildi..Günümüzdeki kilise, 7. yüzyılda eski tapınağın yerinde Piskopos
John tarafından inşa edildi.
Aya Sofya (Azize
Sofya) kilisesi Selanik merkezde, Aya Sofya ve Ermou sokaklarının kesiştiği
noktada yer alıyor. 620–630 yılları arasında bir depremde yıkılan büyük bir
Bizans bazilikasının yerine yapılmış. Venediklilerin egemenliğinde Katolik
katedraline dönüştürülen yer, Osmanlı ile birlikte merkez camisi oldu. 1912’den
bu yana yine kilise olarak hizmet veriyor. 1988’de UNESCO Mirası Listesine
alındı.
Aristoteles Meydanı
Şehrin ana meydanı ve en sevdiğim yerlerinden , Selanik’in özellikle
akşamları en kalabalık ve capcanlı yerlerinden. Fransız mimar Ernest Hébrard’ın
1918’de dizayn ettiği meydanın büyük bir bölümü ellili yıllarda inşa edilmiş.
Büyük İskender’in bir heykeli meydanın ortasında yer alıyor.Etrafta kafeler,
alışveriş yerleri, barlar, kitapçılar, bankalar, oteller sıralanıyor. Gece de çok
hareketli .Meydana bakan, şehrin en iyi beş yıldızlı otellerinden Electra
Palace Hotel’i terasından Selanik’in manzaralarını görebilirsiniz.
Tsimiski Caddesi,
İstanbul Kadıköy yakasındaki Bağdat Caddesi gibidir. Sadece ölçek olarak küçük
olan caddede trafik ortadan akarken sağlı sollu bulunan mağazalarda alışveriş
yapma imkanı bulabilirsiniz.
Lefkos Pyrgos
İzmir’in kordonunu andıran sahil şeridinde görülecek yerlerin başında geliyor.
Karşı kıyıdan bakıldığında şehri denizle buluşturan derin kıvrımlı körfez,
şehrin imgesi olan genç kızın boynundaki değerli bir ziynet eşyasına
benzetiliyor. Deniz dolgusu olmadığından İzmir Kordon kadar geniş değil tabi.
Kıyı boyunca sıralanan barlardan birine oturup güneşin batışını izleyin. Beyaz
Kule de bu kordon üzerinde yer alıyor.
Beyaz Kule Selanik’in
simge yapılarından, Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılmış ve Osmanlı
döneminde önce kale, sonra garnizon ve sonra da zindan olarak kullanılmış. Bir
dönem adı Aslan Kulesi olan yer, sonraları Yeniçeri Kulesi olarak anılmış.
Zindan olarak kullanıldığı dönemlerde Sultan II. Mahmud’un emriyle kuledeki
tutukluların hepsi kılıçtan geçirilince adı Kan Kulesi olarak anılmaya
başlanmış. Şehir el değiştirince simgesel olarak vaftiz edilerek ve beyaza
boyanmış ve adını da buradan alıyor.Kule hâlâ bu isimle anılsa da zaman
içerisinde yavaş yavaş eski rengine geri dönmüş. 6 katlı Hisar 1988’de Selanik
erken Hristiyanlık ve Bizans anıtları ile birlikte UNESCO Dünya Kültür Mirası
Listesi’ne girerken, aynı yıl Beyaz Kule Europa Nostra (Avrupa Kültürel Miras
Kuruluşları Federasyonu) koruma ödülünü almış. Günümüzde müze olan kulenin
tepesindeki şahane Selanik fotoğrafları çekiliyor. Müze pazartesi günleri
kapalı ve diğer günlerde ise 8.30- 15.00 arasında ziyarete açık. Mutlaka
uğrayın.
Selanik’in
Şemsiyeleri Selanik’in simgelerinden birisidir. Sahilde Beyaz Kuleyi
geçtikten sonra deniz kıyısında iskelede göreceğiniz sanat eseri 1997 yılında
Avrupa Kültür Başkenti seçilen Selanik için Giorgos Zongolopoulos tarafından
yapılmıştır
OTE Tower İlk
olarak yunan telekomu olarak hizmet veren kule bugünlerde gsm operatörü Cosmote
tarafından kullanılmaktadır. 360 derece dönen kafetaryasında kahve içip
manzarayı seyredebilirsiniz.
Ancient Agora (Roma
Agarasi): Antik Roma Roma Forumu, M.Ö. 42 - M.S. 138 yılları arasında
inşa edilmiş ve 1962 yılında yapılan arkeolojik kazılarda keşfedilmiş. İnşa
edildiği dönemde şehrin sosyal, ekonomik, idari, kültürel ve dini merkeziymiş.
Tıpkı İtalya’da bulunan Roma Forumu gibi dönemin kamu binaları, mahkemeleri,
pazar alanları, hamamlar, dükkânlar, eğlence yerleri vs. bu kompleks içerisinde
yer alıyormuş ancak günümüze ulaşamamış. Roma İmparatorluğun’da hizmet
binaları, sosyal yaşamın her alanı ve şehir sakinleri tarafından insanlarla
doluyordu. Şehrin bu bölgesi geliştirilmiş, arkeolojik kalıntılar
değerlendirilmiş ve ziyaretlere açılmıştır. Bugün, agoranın iki kısmı restore
edilmiştir ve kültürel faaliyetler için kullanılmaktadır.
Galerius Sarayı Gaius
Galerius Valerius Maksimianus kısacası Galerius M.S. yaklaşık 250 yılında
Sardika yakınlarında günümüz Sofya Bulgaristan’ında doğdu. Ailesi çiftçiydi,
kendisi de gençlik yıllarında çobandı. Cesaret ve yetenekleri sayesinde Roma
ordusunda ilerledi ve doğduğu alt tabakadan ayrıldı ve Roma ordusunda üst
rütbelere ulaştı. 3. yüzyılın sonunda imparator Dioklitianos büyük bir değişim
yaptı. Roma İmparatorluğunun yönetimini ortak yöneten dört lidere verdi fakat
her bir dört lider ayrı coğrafi bölgelerdeydiler (tetrarşi olarak bilinir). Bu
dört parçadan bir tanesinin, Balkan yarımadasının yönetimi de Galeriusa
verildi. 299 yılında Galerius Perslere karşı kazandığı son zaferde sonra
yerleşmek için Selaniği seçti. Bu Roma şehrinin güney doğu bölgesinde 150.000
metre karelik Rotonda’dan denize, doğu tarafından Aya Soyfa kilisesine kadar
uzanan çok büyük bir arazide gösterişli bir saray bloğu inşaa etti. Burada
sadece saray görevlileri ve uşakları kalmıyordu, şehrin türlü hizmet binaları
ve tapınakları da yer alıyordu. Ana saray günümüz Navarinοu meydanı ve Dimitrious
Gounaris sokağı arasında bulunuyordu. Denize karşı inşaa edilmiş ve günümüzde
toprak altında kalmış olan birçok binadan oluşuyordu. Kral dairesinin günümüze
dek ayakta kalmayı başarmış bazı parçaları kötü durumda olsalar da, zamanında
bu yapıların ne kadar gösterişli olduğunu anlatmaya yeterli: daire ve odalar,
kemerli büyük bir daire, hamamlar, dıştan sekiz çaplı içten ise yedi kubbeli
bir bina. Yer mozaikleri kalıntıları, mermer döşemeler sarayın ne kadar parlak,
zengin ve gösterişli olduğunu gösteriyorlar. Bugün, kazı, kurtarma ve onarım
çalışmalarıyla bu harika eserlerin bir kısmı gün ışığına çıkarılmış.
Kamara (Galerius
Kemeri) – Rotonda, şehrin en iyi bilinen ve Selanikli’lerin ve şehirdeki
öğrencilerin buluşma noktasıdır. MS 3. yüzyılın sonunda ve 4. yüzyılın başında,
Roma İmparatoru Sezar Galerious’u onurlandırmak için yapılmış. Kamara’nın 4 ana
sütununda Galerious’un İran Kralı Nerseh’e karşı kazandığı galibiyetler
anlatılıyor. Kabartmalarda ve işlemelerde ise savaşlar, diğer askeri hadiseler
ve Galerius’un ordusuyla birlikte İran topraklarına ilerlemesi tasvir edilmiş. Meydan
Dimitriou Gounari ve Egnatia yollarının kesiştiği noktada yer alıyor. Kamara’dan
biraz yukarı çıktığınızda ise Osmanlı döneminden kalma Rotonda Camisini
göreceksiniz. Şimdilerde müze olarak kullanılmaktadır
Selanik Arkeoloji
Müzesi (Archaeological Museum Of Thessaloniki) Yunan mimar Patroklo
Karantino’nun tasarım anlayışından çıkan , 1962 yılından beri
farklı ülkelerden gelen sanatseverleri ağırlıyor. Andronikou caddesinde
konuşlanmış olan müzenin koleksiyonunda, tarihi uzantısı Makedonya’ya kadar
dayandırılan köklü eserlere yer veriliyor.
Yeni Hamam
Selanik şehrinin kuzey kısmında bulunmaktadır. Aziz Dimitriou kilisesinin
kuzeyinde, Kassandrou ve Aziz Nikolau caddelerinin kavşağında yerde
bulunmaktadır. Bir Osmanlı mimarisi olan Hamam, 16. yüzyılın son çeyreğinde
Selanikte yüklü bir miktarda mülk sahibi olan Hüsrev Kedhu’da tarafından inşa
edilmiştir. Hamam tek bir mimarı topluluktan oluşan bir yapı olup, iki bölümden
oluşmaktaydı yani hem erkeler hemde kadınlar için yapılmıştı. Her cinsiyet için
ayrı bölümler vardı. Ancak 20. yüzyılda anıt, kullanım değişikliği nedeniyle ve
yapılan yanlış restorasyonlar nedeniyle gerçek karakteri ile ilgisi olmayan
büyük bir rebizyona uğradı ve gerçek özelliğinden hızlı bir şekilde uzaklaşmaya
başladı.
Yeni Hamam Selaniğ’in kurtuluşuna kadar yani 1912 yılına
kadar Hamam olara işlev görmüştü. 1919 yılında Yunan Devleti’nin denetimine
geçti, 1937 yılında bir kişi tarafından satın alındı. Satışından hemen sonra,
etrafındaki mağazalarının deposu olarak kullanıldı ve daha sonra sinema salonu
olarak kullanılmaya başlanıldı.Üzeri yarım küre kubbe şeklinde kaplı olan
yapının doğu tarafındaki bulunan iki oda korunmuş ancak aralarında bulunan duvarların
yıkılması ile birlikte yapı daha sonra Eglis adlı sinema salonuna çevrilmiştir.
Sinema salonu 1978 yılına kadar açık kalmıştır. Günümüzde yapı aynı adı ile
yani Eglis adı altında tiyatro-müzik gösterileri faliyetlerinde
kullanılmaktadır. Anıtın batı tarafında bulunan odaların duvarları diğer
duvarlara göre değişikti ve daha sonra bu duvarlar yıktırılarak yazlık sinema
salonuna çevrildi ve günümüzde bu amaçla kullanılmaktadır.
Bey Hamamı
Selanik’in merkezinde, Azize Meryem ya da Meryem Ana Kilisesi’nin doğu
kısmında, Egnatia, Arıstotelous ve Metropolit Gennadiou kavşağında
bulunmaktadır. Büyük bir Osmanlı hamamı, arapça kitabelerine göre 1444 yılında
Sultan ikinci Murat tarafından yaptırılmıştır. Bey Hamamı, kendi türünde bir
ilk olup, Türklerin Selaniğ’i 1430 yılında işgalinden kısa bir süre sonra inşa
edilmiştir. Hamam hem erkeklere hemde kadınlara hizmet verecek şekilde
tasarlanmıştı. Her cinsiyet için ayrı bölümler vardı, erkeklerin bölümü
kadınların bölümünden daha geniş, dekorasyon bakımından daha lüks ve zengindi.
Hamamın her iki bölümüde tipik şekilde biçimlendirilmiş olup Hamamın doğu
tarafında büyük bir dikdörtgen şeklinde bir su deposu bulunmaktadır. Bu su
deposu zamanında hamamın su ihtiyacını karşılıyordu. Bey Hamamı 1968 yılına
kadar bütün özelliklerini koruyarak çalışır durumda kalmış sadece adı
değişikliğe uğramış, son yıllarda adı (Cennet Hamamı) olarak adlandırılmaya
başlanmıştır. Hamam hemen hemen bütün özelliklerini özgün formunu koruyarak ve
değişmeden bugüne kadar muhafaza etmiştir. Böylece anıt Osmanlı hamamlarının
birkaç örneklerinden biri olarak ve bozulmadan Yunanistan’da günümüze kadar
korunmuş ve ulaşmıştır. Yapı günümüzde kültürel etkinlikler, ve geçici sergiler
amacıyla kullanılmaktadır.
Yahudi Hamamı
Selanik şehrinin güney batısında ki Kral Herakliou ve Komninon kavşağında
bulunmaktadır. Bilinen büyük bir Osmanlı hamamıdır. Bugün bölge Çiçekçiler
ismiyle de anılmaktadır ve 1951 yılından beri bölgede çiçekçi dükkanları
faliyet göstermektedir. Türkçe belgelerine göre yapı bir çok değişik isimle
anılmıştır. Örneğin, «Halil Ağa Hamamı, Pazar-ı Kebir Hamamı, Pazar Hamamı,
Kadınlar Hamamı». Yapı esasen Yahudi Hamamı olarak anılmaktadır. Çünkü yapı
Yahudilerin çok yoğun olarak yaşağadığı bir mahallede yapılmıştır.
Selanik Kalesi Surlar
Selanik şehri Helenistik dönemden 19.yüzyılın ikinci yarısına yani Osmanlı
Hakimiyetine kadar, surlar içinde korundu ve şehir bu yönde kalkınmaya başlandı.Surlar
şehri bir yandan düşmandan korurken, bir yandan da burjuva ile köylü sınıfı
arasındaki sınırları belirliyordu. Selanik şehrinin kurucusu olan Makedonya
kralı Kassandros, şehri daha korunaklı hale getirmek için ekstra savunma
çitleri inşa etti ve bu Roma dönemine kadar böyle sürdü. Surların harebeye
dönmüş bölümleri sürekli düşman saldırılarından ve düşmandan daha iyi korunmak
için 1.yüzyılın ortalarında yani İsa’dan sonra yenilendi, 3.yüzyılın
ortalarında Gotlar’ın sürekli düşmanca saldırılarını önlemek için, yeni kare
planlı bir kule inşa edildi ve eksensel olarak yerleştirildi. 3.yüzyıl sonunda
hasas olan sur duvarları bakımdan geçirildi ve onarıldı. 4.yüzyıl sonunda kral
1. Teodosiou zamanında görkemli askeri tahkimat çalışmaları gerçekleştirildi ve
surlar uzatıldı. Daha sonraki yıllarda savunma çitleri daha güçlendirilmiş hale
getirildi, öyleki 7.yüzyıl ortalarında saldırılara daha dayanıklı olması için
çok sık aralıklarla kuleler inşa edimeye başlandı ve buda Selaniğin karadan
kuşatılmasının son derece imkansız hale getiriyordu. Takip edilen yüzyıllarda
gerek deprem gereksede saldırılar sonucunda surlarda onarım ve restorasyon
kaçınılmaz hale gelmişti. Selaniğin 1430’da Türkler tarafından işgalindan sonra
surlarda, çevre duvarlarında ve büyük kulelerde, örneğin Beyaz Kule ve Yedi
Kulede yeni düzenlemelere yapılmıştı.
Selanik surları şehrin dört tarafınıda içine alacak yani
bütün şehri çevreleyen şekildeydi (doğu, batı, güney ve kuzey), surların
görünüşü bir masa biçiminde olup uzunluğu yaklaşık olarak 8 kilometreydi.
Yüksekliği ortlama olarak 10 ile 12 metre civarındaydı ve kalınlığı 5 metreye
ulaşıyordu. En hassas olan şehrin ova bölgeleri, güçlü savunma üçgen
konsollarla desteklenmişti. Yamaçların yan taraflarında özellikle dikdörtgen
kulleler inşa edilmişti. Surların güneybatısında 4.yüzyılda büyük Konstantin
tarafından yapılmış bir yapay liman vardı, surların kuzeydoğusunda bitişik
şekilde Akropoli vardı ve dikdörtgen kule ile dönüşümlü üçgen çıkmadan oluşan
ayrı bir surdan oluşuyordu. Selaniğ’in dört ana giriş kapısı vardı: iki kapı
batı bölümüne açılıyordu, «Hirisi Kapı ve Litaia Kapısı» ve diğer iki kapı doğu
bölümüne açılıyordu, «Kassandreotiki Kapısı yada diğer adıyla Kalamaria Kapısı,
Yeni Hirisi Kapısı ». Bu kapıların dışında bir çok küçük kapılarda mevcuttu. Bu
küçük kapılar gennelikle askeri hizmetli amaçlar için kullanılmaktaydı. 1873
yılında Türklerin şehri güzelleştirilmek maksadıyla surların büyük bir kısmı
sistematik olarak yıkılmaya başlanıldı, surların güney duvarı bir başka adıyla
deniz duvarı (çünkü denize doğru bir genişleme söz konusu olduğu için böyle
adlandırılmıştı) tamamen yok edilmişti. Bugün Selanik surlarının uzunluğu 4
kilometre civarında olup ve etkileyici bir bina kümesi oluşturmaktadır.
Yedi
Kule (Heptapyrgion), şehrin sırtlarında görülmesi gereken tarihi
yerlerden biri. Osmanlının ilk zamanlarında Çavuş Bey tarafından 1431’de Bizans
surları içine inşa edilmiş. Osmanlı döneminde Zincirli Kule olarak bilinen yer
bugün Yedikule olarak adlandırılıyor. Burası 1980-1989 arasında hapishane
olarak kullanılmış.Günümüzde ise açık hava müzesi olarak hizmet veriyor. Selanik
turları listesinde kendine yer edinen Yedi Kule, şehrin en güzel manzarasına
sahip yerlerinden biri. Dik bir tepede olduğundan çıkmak için taksi önerilir.
Hamza Bey Camisi
diğer adıyla Alkazar, Alkazar ismini ünlü sinema salonundan almaktadır. Hamza
Bey Camisi 20. yüzyılda uzun süreli sinema salonu olarakta kullanılmıştır.
Selanik merkezinde olup, Egnatia ve Benizelou caddelerinin kesiştiği kavşakta
bulunmaktadır. Yunanistan’da bulunan görkemli Osmanlı yapılarından biridir.
Elimizdeki verilere göre ve anıtın yazıtlarından hareketle Hamza Bey Camisi’nin
1467 yılında o dönemin Selanik yüksek rütbeli subayı Hamza Bey’in kızı Hafsa
Hatun tarafından yaptırılmıştır. Selaniğ’in Türkler tarafından 1430 yılında
işgalinden sonra yapılan ilk cami olduğu bilinmektedir. İlk başlarda bir mescid
özelliğini taşıyordu yani minaresi olmayan bir mahalle camisiydi. Harim yeri
kare şeklinde olup 17 m yüksekliğinde bir kubbe ile muhafaza ediliyor ve kubbe
kurşun levha ile kaplıdır. 16. yüzyılın ikinci yarısında yani 1570 ve 1592
yılları arası Selanikte ki müslüman nüfusunun artışı ile birlikte, yapı dahada genişletildi
ve iki yeni dikdörgen biçiminde yer, salonun kuzey ve güney kısmına eklendi.
Salonun batı kısmında perimetrik bir kapalı çarşı inşa edildi ve büyük bir
minare dikildi. 1620 yılında ikinci kitabeye göre yapı bir depremden yada
yangından dolayı ağır hasara uğramış ve Kapıcı Mehmet Bey tarafından kapsamlı
bir tadilatan geçirilmişti.
Hamza
Bey Camisi 1912 Selaniğ’in kurtuluşundan hemen sonra cami olarak kullanılması
yasaklandı. Kurtuluş yıllarından sonra yapı büyük hasarlara uğradı, değişik
amaçlarla kulanıldı, kötü ve dikkatsiz onarımlardan geçti ve büyük ölçüde doğal
estetiği’ni kaybetti. 1917 yılındaki Selanik yangını şehir merkezini büyük
hasara uğrattı ve bu yangından dolayı yapı da büyük hasara uğradı ve 1925
yılında yapının minaresi yıktırıldı. Yapı uzun yıllar mültecileri barındırmakla
kullanıldı, yapıda bir çok değişiklikler yapıldı ve çevredeki iş yerlerinin
deposu olarak kullanıldı. En büyük değişikliği sinema olarak kullanıldığı
dönemde yaşadı, ilk başta açık sinema salo’u olarak kullanıldı ama daha sonra
kubbenin bulunduğu yere bir metal çatı yerleştirilerek kapalı sinema salon’u
olarak da kullanıldı. Son yıllarda yapı yalnızlığına terkedilmiş bir biçimde öylesine
kaldı. 2006 yılında Arkeoloji Hizmeti yeni bir programla anıtın kurtuluşunu ve
koruma altına alma adıyla bir program yürürlüğe koydu ve anıtın tekrar eski
halini koruyarak bir müze olarak kullanılmasını ve Selanikte ki metro
çalişmaları sırasındaki kazılardan elde edilecek tarihi parçaları burada
Selanik halkına sunmayı planlamaktadır.
Bedesten Sultan 2. Mehmet döneminde inşa edilmiştir
(1455-1459). Venizelou ve Solomou Sokaklarının köşesinde, Hamza Bey Camisi’nin
ve kentin eski belediye binasının karşısındadır.Dört kenarının her birinde bir
giriş kapı bulunan dikdörtgen bir yapıdır.
Moni Vlatadon
(Vlatades Monastery): Kalede doya doya manzarayı izlediyseniz ve
fotoğraflarını çektiyseniz artık yürüyerek aşağı inmeye başlayın. İniş yolunda
geçtikten 5-10 dakika sonra hemen solunuzda Moni Vlatadon denilen Bizans
manastırı kalacak. Bu manastır yazılı kaynaklara göre 14. Yy’da inşa edilmiş ve
yüzyıllar boyunca çeşitli eklemeler yapılmış. 16. Yy’da ise Osmanlılar
tarafından kullanılmış. Tonozlu şapeli, kavisli kemerleri, çok değerli Bizans
ikonaları ve 14. Yy’dan kalma freksleri görülmeye değer. Denizden yüksekliği
120 metre olduğu için muazzam bir manzara sunuyor. Eğer açıksa ücretsiz olarak
içine girebilir ve inceleyebilirsiniz.
Church of Pagania
Chalkeon: Roma Forumunun hemen arka tarafında, karmaşık dört haç
kilisesi mimari türünde inşa edilen Church of Pagania Chalkeon yani Pagan
Kilisesi’ni göreceksiniz. Bakırcılar bölgesinde yer alan bu kilise, adını da bu
bölgeden almış ve Meryem Ana’ya adanmış. Batı girişinde bulunan mermer kapı
girişindeki yazıta göre; 1028 yılında, Protospatario Komutanı Hıristoforo,
komutanın eşi Maria ve çocukları tarafından mezar kilisesi olarak inşa edilmiş.
Mezarlar günümüzde halen yerini koruyor. Kiliseye giriş ücretsiz.
Kapani Market: Pagan
Pagan Kilisesi’nin olduğu Egnatia caddesinden karşıya geçtiğiniz zaman Kapani
Market’i göreceksiniz. Burası 1837 tarihli ancak 1889 yılında ve 1917 yılında
yanıp kül olduktan sonra 1978 yılında restore edilerek tekrar hizmete girmiş.
İlk yapıldığı günden bu yana şehrin her anlamda alışveriş ihtiyacını karşılayan
en önemli alanlarından birisi .Tarihi detaylarının haricinde burası normal bir
pazar alanı yani baharatlar, yiyecekler, meyve-sebzeler, balıkçılar, kasaplar
vs. yer alıyor. Meyveler gerçekten taze oluyor, uygun fiyata alışveriş
yapabilirsiniz.
Modiano Pazar
Selanik şehir merkezindeki çarşı 1908’de Musevi mimar Eli Modiano ve
ailesi tarafından yaptırılmış. Yüzyılın başına kadar Yunanistan’ın Selanik
şehrinin nüfusunun yarısı Musevilerden oluşuyordu. Pazarda deniz ürünleri,
sebze-meyve reyonları, kasapları, çerez hoş vakit geçirilecek yerlerden birisi.
Ladadika Şehrin
tavernalarıyla ünlü bölgesi , geleneksel Yunan ezgilerini dinlerken
keyifle yemek yemek yiyeceğiniz bir yer olarak aklınızda kalsın.
Eski Liman: Meydanı
gezdikten sonra meydan sağınızda kalacak şekilde kordondan devam ettiğinizde,
kordonun bittiği yerde solunuzda eski limanı göreceksiniz. Liman bölgesine
ücretsiz olarak girebilirsiniz, zaten girdiğinizde yaz dönemi ise güneşlenen
insanları göreceksiniz. Burası artık liman olarak değil sanat galerisi olarak
kullanılan bir yer. Depolarda sergiler oluyor, yaz aylarında akşam
etkinlikleri yapılıyor ve festivaller düzenleniyor.